Yazılımcı Kendini Göstermek İçin Ne Yapmalı?

Merhaba değerli okuyucular! Bugün sizlerle çok önemli bir konuyu ele alacağız: Dijital çağda nasıl var olabiliriz ve kendimizi nasıl gösterebiliriz? Özellikle yazılım dünyasında çalışanlar için bu konu hayati önem taşıyor.

Eskiden işimizi en iyi şekilde yapmak yeterliydi. “Sen işini en iyi şekilde yap, gerisi gelir” diye düşünürdük. Ama artık durum çok farklı. Sadece işinizi iyi yapmak maalesef yeterli değil. Kendinizi göstermeniz, “ben buradayım” demeniz gerekiyor.

Geçenlerde bir blog zinciri etkinliğine katıldım. Akademisyen olarak oradaydım ve beklentim AR-GE odaklı konuşmalar dinlemekti. Ama ne göreyim? Herkes networking peşinde, “ben şunu yapıyorum, ben bunu yapıyorum” modunda. Ve anlattıkları şeyler de çoğunlukla çok basit konular. İşte bu noktada fark ettim ki insanlar kendilerini göstermenin yollarını çözmüşler. Biz buna genellikle PR diyoruz.

PR’ın Önemi

PR çözmüş insanlar var. Kimi Twitter’dan yürüyor, kimi LinkedIn’den. Bazıları networking etkinliklerinde kendini gösteriyor. Sonuç olarak, dünya biraz adaletsiz bir yere geldi.

Behçet Hoca’nın akademik bir kanalda paylaştığı bir anekdot var: Bir grupta en iyinin kim olduğu sorulduğunda, herkes en çok konuşanı gösteriyor. Yani bir toplulukta en çok konuşan sen isen, bütün topluluk senin en iyi olduğunu düşünüyor. Böyle bir dünyada yaşıyoruz artık.

Bu durum biraz adaletsiz gibi görünebilir. Odana kapanıp çok iyi bir şey yapıyor olabilirsin, kendini çok iyi geliştirmiş olabilirsin. Ama eğer bunu göstermezsen, toplum içerisinde daha iyi bir noktaya koyulmuyor olabilirsin.

Meslek Dallarına Göre Kendini Gösterme

Aslında birçok meslek dalında insanlar kendilerini gösteriyorlar. Doktorlar bile her yerde kendilerini tanıtıyorlar. Su tesisatçısı bile kendini gösteriyor. “Öyle bir yaparım ki, hayatta su akmaz burada” diyor. Ertesi gün bir daha çağırıyorsun adamı, o kadar kötü yapmış olsa bile, sana öyle bir güven veriyor ki, yine ona yaptırıyorsun işi.

Peki ya yazılımcılar? Yazılımcı adam bilgisayarın başına geçiyor ve kodlama yapıyor. Çiçek gibi kod yazıyor olabilir, hatta mükemmel şekilde yapıyor olabilir. Bugları önlüyor, güvenlik açıklarını kapatıyor, SQL injection’a karşı önlem alıyor. Hatta proje yöneticisinin göremediği riskleri görüp onları da kapatıyor.

Ama bu dünyada, adaletli bir dünyada, yazılımcının şöyle demesi gerekiyor: “Arkadaşlar, bu yaptığınız şeyde şöyle bir açık olabilirdi. Ama ben onu kapattım.” Ama bunu diyen yazılımcı var mıdır? Bence yoktur. Çünkü herkes biraz da kişisel tatminle yürüdüğü için, yazılımcı adam kodunu yazıyor, çok güzel hallediyor ve bitiriyor. Ama bu, içinde yaşadığımız dünyaya göre adaletsiz bir durum.

Peki Nasıl Göstermeliyiz Kendimizi?

Bir yazılımcı iyi bir yazılımcı olduğunu nasıl göstermeli? Ortalıkta dolaşıp “Ben bir fonksiyon yazdım, var ya öyle böyle bir şey değil” mi demeli? Tabii ki hayır. Ama günümüz dünyası, bir alanda uzmanlaşıp oradan yürümeyi değil, çoklu yapıda düşünmeyi ve bunları hayata geçirmeyi gerektiriyor.

15 yıl önceki gibi değil artık yazılım sektörü. Her sektörde olduğu gibi, burada da çok rekabet var. İş bulmak zor, iş kurmak zor. Bir yere girdin mi orada barınabilmek bile zor. Ama aslında doğa da böyle bir yer değil mi? Hayvanlar aleminde de daha iyi olan hayatta kalıyor.

İletişim Kanallarını Açık Tutmak

Artık sadece “Ben yaparım kodumu, 5’te de mesaim biter” demek yeterli değil. İletişim kanallarınızı kuvvetli tutmanız gerekiyor. İletişim çağındayız. İşinizi yapmak yeterli değil, iletişim kanallarınızı açık tutmanız lazım.

Peki nedir iletişim kanalını açık tutmak? Öncelikle network yapacaksın. Network’ünü geniş tutacaksın. “Ben buradayım” diyeceksin. Hayatın her alanında olduğu gibi, iş hayatında da kendini göstermen gerekiyor. Armut piş ağzıma düş diye bir şey yok.

Sosyal Medyanın Gücü

Bir sürü sosyal mecra var. LinkedIn’de aktif ol. Yaptığın şeyle alakalı bir makale yaz. O makale, inan bana, ilgisi çeken insanlara ulaşacak. Belki hemen bugün ulaşmayacak ama ulaşacak ve seni “visible” yapacak, yani görünür kılacak.

Twitter yazılımcıları çok seviyor mesela. Adama bakıyorsun, GitHub profili bomboş ama Twitter’da çok aktif. Adam konuşuyor, yapıyor ve bu da bir meziyettir. Şu anda Twitter’da organik olarak 10.000 takipçi yapmak kolay değil. Demek ki adam tweetleriyle ilgi çekiyor, belki kitle oluşturmaya çalışıyor.

Eğer bir şey yapıyorsan, onu görünür kılmak lazım. Bu dünya böyle çalışıyor zaten. Hatta Tanrı bile evreni yaratırken “Ben yarattım, bak ne güzel yarattım” diyor. Sende de biraz o ego olsun ve o egoyla da kendini göstermeye çalış.

Boş Sallamamak Önemli

Ama burada önemli bir nokta var: Sadece görünür olmak için boş boş sallamaktan bahsetmiyorum. Yaptığın şeye güveniyorsan, o zaten senin ufacık bir omuz darbesi ile görünür olacaktır.

Peki bu görünürlük fiziksel ortamdan mı yürümeli, online’dan mı? Yoksa bir denge mi gözetmek gerekiyor? Bence hepsi olabilir ama online, hızı için daha avantajlı. Hackathonlar var, working tonlar var ama buralarda çok fazla etkinlik yok. Orada ön plana çıkmak için ön hazırlık yapman, proje sunman, bir grupla gitmen gerekiyor.

Ama bir Medium makalesi yazmak veya kendi kişisel bloğunda bir yazı paylaşıp bunu LinkedIn’de paylaşmak çok daha kolay. LinkedIn bu konuda çok güzel bir platform. İnsanlar Instagram’a kafa dağıtmak için, Twitter’a gündem için giriyorsa, LinkedIn’e gerçekten “birileri ne yapıyor” diye bakmak için giriyor.

LinkedIn’in Gücü

LinkedIn’in algoritması çok güçlü. Sen bir şey paylaştığında, ben onu beğenirsem, bana benzeyen ve o içerikten hoşlanabilecek kişilerin ana sayfasına düşürüyor direkt. Yani çok kolay ulaşabiliyorsunuz insanlara.

Normalde Instagram’ın, Facebook’un, Twitter’ın algoritması çok iyi gibi düşünülüyor ama aslında LinkedIn, “tanıyor olabileceğin kişiler” ve benzeri algoritmaları ortaya çıkaran platformdur. Arkada çalışan yapısı çok kuvvetli.

Sonuç olarak, ilgi çekici bir şey paylaştığında bir anda impression’ı bayağı artıyor, binlerce kişiye gösteriyor. Ve bunu seçerek yapıyor. Bir önceki paylaşımına bakıyorsun daha fazla like almış ama daha az kişiye göstermiş, bir sonrakine bakıyorsun yaymış.

Dijital Varoluşun Önemi

O zaman burada dijitali biraz öne koymak, fiziki için imkan varsa kullanmak ama öncelikle dijitalden bir kere dijital varoluş gerekiyor. Daha az zahmetli ve daha kolay kitlelere ulaşmanı sağlıyor.

Ben derslerimde bir hafta konu olarak yeni medyayı işliyorum ve öğrencilerime her zaman şunu diyorum: Sadece tüketici olarak kalmayın, aynı zamanda üretici de olun. Çünkü herkes bir şeyler üretiyor ve üretilen içeriğin çoğu çöp. Ama gerçekten bilgi sahibi olanın bilgi paylaştığı içerik sayısı çok az. Dolayısıyla bir şeyi bilenin bildiğini paylaşması çok önemli ve değerli.

Sosyal medya, her ne kadar merkezi platformlar üzerinden çalışıyor olsa da, bilgi akışı peer-to-peer çalışıyor. Dolayısıyla orada da var olmak gerekiyor.

Yazılımcılar İçin Öneriler

Yazılımcılar veya bilişim konularına yakın insanlar için kendini gösterecekleri yerler, aslında bilgilerini paylaştıkları yerlerdir. Yazılımcılar kendilerini teknik olarak geliştirmeye devam etsinler. Şu an öyle bir ortamdayız ki, eskiden güncel kalabilmek için yaptığın işi yapmaya devam etmen yetiyordu. Şu an artık güncel kalmayı bırak, geriye düşmemek için ekstra efor sarf etmek gereken bir dönemdeyiz.

Zaten zorlu bir sektör, var olmak için teknik olarak çapınızı genişletmeye devam edin. Hiç durmayın. Bunu yaparken de “Aman ben zaten yazılımcıyım, yazılımcılar asosyaldir” gibi bir kavramın arkasına yaslanarak kendi kendinize takılmayın. Gerçekten network’e, kitleye, her neyse, oralara da ağırlık verin.

Son Söz

Hadi gelin, bugün bir üretim yapalım. Yeni medya üzerinde bir şeyler üretin, bunu sosyal medyada paylaşın. Hangi mecrada istiyorsanız orada paylaşın ve linkini de bizimle paylaşın. Biz bunu LinkedIn’de ve diğer kullandığımız sosyal platformlarda da paylaşacağız.

Bu sayede hem birbirinizi takip etme fırsatı bulacaksınız, hem de yeni başlayanlar için bir motivasyon kaynağı olacak. Belki de gizli kalmış cevherleri fark etme şansımız olacak.

Haydi bakalım, bekliyoruz! Üretin, paylaşın ve birbirinizi destekleyin. Dijital çağda var olmanın sırrı, teknik bilgi ve etkili iletişimi bir araya getirmekte yatıyor. Unutmayın, sadece bilmek yetmez, bildiklerinizi paylaşmak ve kendinizi göstermek de en az o kadar önemli.