Merhaba dostlar! Bugün sizlerle oyun geliştirme üzerine bir sohbet etmek istiyorum. Geçenlerde Emre ile yaptığımız bir podcast kaydından ilham alarak, bu konuyu biraz daha derinlemesine ele almaya karar verdim.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, ne ben ne de Emre bu konuda uzman değiliz. İkimiz de amatör olarak, hobi düzeyinde oyun geliştirmeyle ilgilenmiş kişileriz. Dolayısıyla burada paylaşacağım düşünceler, profesyonel bir bakış açısından ziyade, hobici gözüyle yapılmış gözlemler olacak.
Oyun geliştirme, dışarıdan bakıldığında oldukça cazip görünen bir alan. Özellikle gençler arasında “Hadi bir oyun yapayım, zengin olayım!” düşüncesi oldukça yaygın. Ancak işin içine girince, durumun hiç de öyle kolay olmadığını anlıyorsunuz.
Öncelikle, oyun geliştirmenin sandığınızdan çok daha fazla bileşeni var. Sadece kod yazmakla bitmiyor iş. Görsel tasarım, ses tasarımı, senaryo yazımı, karakter tasarımı, seviye tasarımı ve daha birçok alan var ki bunların her biri ayrı bir uzmanlık gerektiriyor.
Mesela ben zamanında “Zaman Savaşı” adında bir oyun geliştirmeye çalışmıştım. Önce tarayıcı tabanlı bir oyun olarak düşünmüştüm, sonra mobil uygulamaya çevirmeye çalıştım. Ama her seferinde bir yerlerde tıkanıp kaldım. Çünkü tek başına tüm bu alanları yönetmek gerçekten zor.
Emre’nin deneyimleri de benzer şekilde. O da “Wars of Empires” adında bir strateji oyunu geliştirmiş. Unity oyun motorunu kullanmış ve hatta bu konuda bir kitap bile yazmış. Ama o da şunu fark etmiş: Oyun geliştirmek gerçekten ekip işi.
Düşünsenize, 3 boyutlu bir ortam yaratıyorsunuz. Karakterler hareket ediyor, nesneler birbiriyle etkileşime giriyor. Bunları kodlamak bile başlı başına bir iş. Üstüne bir de görsel tasarım var. Emre diyor ki: “Orta Çağ temalı binaları nasıl yapacağım diye uzun süre kafa yordum. Sadece bina yapmak değil, o binalara Orta Çağ havası vermek, renk tonlarını ayarlamak, binaların birbiriyle uyumlu olmasını sağlamak… Bunların hepsi ayrı bir dert.”
Ve tabi ki, oyunu yaptıktan sonra iş bitmiyor. Oyunu yayınlamak, pazarlamak, oyun içi ekonomiyi yönetmek, oyunculardan gelen geri bildirimlere göre güncellemeler yapmak… Liste uzayıp gidiyor.
Peki, tüm bu zorluklar oyun geliştirmeyi imkansız mı kılıyor? Kesinlikle hayır! Sadece, bu işe girerken gerçekçi beklentiler içinde olmak gerekiyor. Eğer hobi olarak yapıyorsanız, keyif almanız ve bir şeyler öğrenmeniz yeterli. Ama profesyonel anlamda bu işi yapmak istiyorsanız, ciddi bir ekip ve yatırım gerekiyor.
Oyun geliştirmenin en güzel yanlarından biri, yaptığınız şeyi ekranda görmek. Bir karakter yaratıp onu hareket ettirdiğinizde, bir dünya tasarlayıp o dünyada dolaştığınızda hissedilen o mutluluk paha biçilemez. Ama unutmayın, oyunu yapanın hissettiğini oynayan hissetmiyor. Dolayısıyla, yaptığınız oyunun başkaları tarafından da beğenilmesi için çok daha fazla çaba gerekiyor.
Bir de şu var: Oyun geliştirme, aslında yazılım geliştirmenin bir dalı. Ama nedense sektörde biraz ayrı tutuluyor. Halbuki bir oyun geliştiricisi de en az bir web geliştiricisi kadar, belki de daha fazla, teknik bilgiye sahip olmak zorunda. Düşünün, çok oyunculu bir oyun yapıyorsunuz. Oyuncuların konumlarını gerçek zamanlı olarak senkronize etmek, gecikmeleri minimize etmek, sunucu yükünü dengelemek… Bunların hepsi ciddi mühendislik bilgisi gerektiriyor.
Peki ya oyunların ekonomik boyutu? Maalesef bu konuda çok fazla yanlış algı var. İnsanlar “Bir oyun yap, zengin ol!” mantığıyla yaklaşıyor işe. Halbuki gerçek çok farklı. Emre’nin başından geçen bir olayı paylaşayım: Birisi ona mesaj atmış, “20.000 lira bütçem var, bana PUBG gibi bir oyun yap” demiş. Halbuki PUBG gibi bir oyunun maliyeti milyonlarca dolar. Bu tür beklentiler, maalesef sektörde çok yaygın.
Bir de şu var: İnsanlar genelde yazılımın, özellikle de oyun yazılımının, değerini pek anlayamıyor. Çünkü sürecin mutfağını görmüyorlar. Bilgisayar başında oturuyorsun ya, kolay iş gibi geliyor. Halbuki arkada inanılmaz bir emek var.
Peki, tüm bu zorluklara rağmen neden hala oyun geliştirmeye devam ediyoruz? Çünkü gerçekten keyifli bir süreç. Kendi hayal gücünüzü ekrana yansıtabilmek, insanların sizin yarattığınız dünyada vakit geçirmesini sağlamak… Bunlar paha biçilemez deneyimler.
Sonuç olarak, oyun geliştirme hem zorlu hem de keyifli bir süreç. Eğer hobi olarak yapıyorsanız, sadece keyif almaya odaklanın. Profesyonel olarak bu işe girmek istiyorsanız, ciddi bir hazırlık yapın. Ekip kurun, yatırım bulun ve en önemlisi, sabırlı olun. Çünkü başarılı bir oyun geliştirmek, sandığınızdan çok daha uzun sürebilir.
Bu arada, eğer siz de oyun geliştirmeye merak sardıysanız, Emre’nin YouTube kanalı “Akademik Bilişim”i takip etmenizi öneririm. Orada bu konuyla ilgili birçok faydalı içerik bulabilirsiniz.
Son olarak, bu yazıyı okuyan herkese teşekkür ederim. Umarım faydalı olmuştur. Oyun geliştirmeyle ilgili deneyimleriniz varsa, yorumlarda paylaşmayı unutmayın. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Leave a comment